Her bir toz zerresi
Ağlamaklıdır yalnızlıktan
Şairin müsveddelerinde bir kadın
Kehribar rengi göğün altında
Şehri terketmekte yavaştan..
***
Şarkılar takılmış, eskiyen plaklarda
Ruhunu salıp da kuşlar gibi
Yağmurlu göğün bulutlarına
Göç ediyor, göç ediyor karanlıktan..
***
Tuzlu suyun geniz yakan rayinası
Ve dilinde kalakalmış eskiyen bir şiir
Kulaklarında birkaç sözcük küllenmiş hecelerden
Gidiyor..
Şair müsveddelerini atmışken,
Tenekeden kutulara
O kadın şehri terk ediyor.
***
Camlar buluğu
Çocukluğun soğuk anıları binbir parça, içinde.
Kalemden akıveren mürekkeple
Bir kadın can buluyor
Göğün kokusu damarlarında zehir
Şehir!
Onun ruhunda can veriyor.
***
Saatin ateşi ellerinde yangın
Zaman bir alev misali, ruhunu yakıyor
Külleri uçuşurken boğazın sığ sularına
İstanbul’a yağmur yağıyor…
İstanbul’a yağmur yağıyor…
Kapak fotoğrafı:[1]